Welcome to Our Website

‘Kalp krizlerinin nedeni aşılar değil, hava kirliliği’

Türk Toraks Derneği’nin  Kıbrıs’ta gerçekleştirilen uluslararası katılımlı kongresinde sağlığın en büyük düşmanı hava kirliliği ve iklim değişikliğine dikkat çekmek için ana tema ‘İklime Ses Ol, Dünyaya Nefes’ olarak belirlendi. Türkiye ve dünyadan bin 200’e yakın uzmanın katıldığı kongrede dikkat çeken sunumlardan biri de TTD Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu’nun, Türkiye’de hava kirliliği üzerine yaptığı araştırmanın verileri oldu.

Çalışmayı yürüten ekipte yer alan Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Merve Erçelik ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’ndan Dr. Öğretim Üyesi Sabri Serhan Olcay, hava kirliliğinin en önemli çevre ve halk sağlığı sorunlarından biri olduğuna dikkat çekti.

Havada bulunan partikül maddelerin (PM) solunum riskleri nedeniyle havayı kirleten en tehlikeli unsurlar olduğunu kaydeden Dr. Olcay, havada en küçük boyuttaki maddeler olarak bilinen PM 2.5 maruziyetine bağlı 30 yaş üzeri ölüm sayısının sadece 2022 yılında 87 bini bulduğunu, bunun 40 bininin kalp damar hastalıkları, 18 bininin ise solunum yolu hastalıkları nedeniyle meydana geldiğini kaydetti.

Her iki uzman da aslında görünmez pandeminin devam ettiğini vurguladı.

HAVADA ASILI TEHLİKE: PARTİKÜL MADDELER

Dr. Öğr. Üyesi Merve Erçelik, şunları söyledi:

“Hava kirliliğinden bahsettiğimizde bunun içerisinde partikül maddeler (PM) olarak nitrik oksit, sülfürdioksit, ozon gibi bileşikler söz konusu. Partikül maddenin solunum yolu hastalıklarıyla ilişkilendirilmesi daha yüksek olduğu için biz burada partikül madde kirliliğini göstermek istedik. Partikül madde nedir diye bakacak olursak da bunlar, havada asılı olan katı ya da aerosol biçimindeki parçacık maddeleri olarak tanımlanabilir. Bu da PM 10 ve PM 2.5 arasındaki fark ise bunların mikrometre olarak çapını temsil ediyor. Buna göre PM 10, üst hava yolları ve akciğerlere ulaşırken, PM 2.5, çok daha derin akciğer dokularına, hatta kana kadar ulaşıyor. Biz çalışmamızda hava kirliliği verilerini değerlendirirken Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerini kullandık. DSÖ kriterlerine göre de sağlık açısından PM 10 için 15 mikrogram/metreküp değerini, 2.5 içinse, 5 mikrogram/metreküp değerini kullandık. Yani PM 10 için 15 mikrogram/metreküp üzerindeki tüm değerler, halk sağlığı için zararlı olduğuna karar verildi” dedi.

Araştırmalarında 51 ilde PM 2.5 değerlerinin ölçümlerine ulaşabildiklerini de vurgulayan Dr. Erçelik, şöyle devam etti:

“Ölçülen her ilde DSÖ’nün limit değerinin üzerinde değer vardı. Tüm illlerde PM 10 ölçümü DSÖ’nün değerinin üzerindeydi. Üç büyük il için de bu geçerli. Üç büyük ilde de DSÖ limitlerinin 4 kat kadar üzerinde PM 10 kirliliği mevcuttu. Hem partikül madde 10 için hem de partikül madde 2.5 için ölçülen değerlerin hepsi DSÖ limit değerlerinin üzerinde. Yani ülkemizdeki her il kirli hava soluyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Muş, Iğdır, Hakkari, tüm ülke içerisinde değeri en yüksek iller olarak ortaya çıktı. Bunun da o illerin biraz da coğrafi yapısına bağlı olduğunu düşünüyoruz.”

“KALP KRİZLERİNİN SEBEBİ BU”

“DSÖ’nün AirQ Plus diye bir programı var. Bu program üzerinde biz ülkemizdeki şehirlerin hava kirliliğini, yüzölçümünü giriyoruz ve istatistik kurumundan aldığımız 30 yaş üzeri ölümleri giriyoruz. Ama bu ölümler içerisinde kazalar, yaralanmalar vb. nedenleri dışlıyoruz. 2020-2022 yılları arasında (3 yıllık periyot için) PM 2.5 nedeniyle gerçekleşen 30 yaş üzerindeki erken ölümleri bu şekilde hesapladık. Üstelik Covid-19 ölümü verilerini de dışarıda bıraktık. Yaralanmalar, zehirlenmeler gibi ölümleri de dışarıda bırakmamıza rağmen, gerçekleşen ölüm sayısı yani PM 2.5 maruziyetine bağlı erken ölüm sayısı 188 bin çıktı. Bu dönemdeki corona ölümlerine baktığımızda bu rakam 100 bin civarındaydı. Yani bu veriler bize diyor ki PM nedenli (hava kirliliğine bağlı) ölümler, corona ölümlerinden 1.8 kat daha fazlası. Hava kirliliği aslında sadece solunum sağlığımızı etkilemiyor. En çok kardiyovasküler sistem hastalıklarına yol açıyor. Yani geçirilen kalp krizlerinin sebebi aslında bu. Kalp damar sistemimiz, solunum, cilt deri sistemimiz, sindirim sistemimiz, üreme sağlığımız, çocukların sağlığı, tüm sistemleri etkiliyor ve pek çok hastalığın nedeni de bu.”

SADECE 1 YILDA 40 BİN KARDİYAK ÖLÜM

Dr. Öğr. Üyesi Sabri Serhan Olcay ise hava kirliliğinin inmeden kalp damar hastalıklarına, kalp krizine kadar pek çok ölümcül tabloya yol açabildiğini vurgulayarak şu bilgileri verdi:

“Yaptığınız çalışmada 30 yaş üzerindeki ölümlerin ne kadarının hava kirliliğine bağlı olduğunu hesaplamaya çalıştık. Sadece 2022 yılında hava kirliliğine, yani PM 2.5 maruziyetine bağlı olarak 87 bin ölümün gerçekleştiğini hesapladık. Bu ölümler 30 yaş üzeri trafik kazaları ve diğer etkenler dışlanarak hesaplandı. Bunların yaklaşık 40 bini kardiyak yani kalp damar hastalıkları, yaklaşık 18 bini ise solunum hastalıklarına bağlı olarak gerçekleşmiş. Üstelik 2022 yılında hala Kovid etkilerini görmekteydik.Bu dönemde çevremizde görülen ani kalp krizleri ve buna bağlı ölümler sanki Kovid aşısına bağlıymış gibi düşünüldü ama gerçekleşen yaklaşık 40 bin kalp hastalıklarına bağlı ölümün asıl sebebinin hava kirliliği olduğunu düşünüyoruz. Hava kirliliği görünmez katil diyoruz ama görünür hale de geldiğini bazı zamanlarda görebiliyoruz. Soluduğumuz havanın kalitesini ölçen günlük bildiren uygulamalar var.  Bunlara bakarak eğer kronik bir hastalığınız varsa, dışarı çıkmadan önce hava kalitesi ölçüm istasyonlarının verilerine bakarak, hava kalitesi düşükse en azından bir maske takarak ya da hava kirliliğinin çok yoğun olduğu zamanlarda dışarı çıkmayarak bundan korunabiliriz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

....